Title
Title

Yazarlar

Aynalı Pasaj... Komünizmin erbezi: Can Yücel

Can Yücel’in organik uyanışı fallokratik bir iktidar kurmaz, şefkat uyandırır; Can Yücel’de fallus bir fatih değil, bir mültecidir; fethetmez, sığınır. İktidar kurucu değil, iktidar kırıcıdır. Her siyasi yenilgiden sonra bedeni üzerinden kendine dönüşün ve oradan yeniden hayata, dünyaya ve bunun sembolü kadına, kadınına açılışın uğrağı.
18 Ağustos 2022 11:19

İki gün önce, 12 Ağustos 2022, en sevdiğim edebiyatçılardan ikisinin, Can Yücel ve Thomas Mann’ın ölüm yıldönümleriydi. Onları daha önce yayımlanmış iki portre yazımdan alıntı yaparak anıyorum.

 Can Yücel ile Yüksel Arslan’ın üretimlerinde bir paralellik saptarım; ötesi, bu iki sanatçıyı, biri şair, diğeri ressam, fiziksel olarak da birbirine benzetirim. Ama cüsseleri, görüntüleri işin cabasıdır, ya da “tuzu biberi” diyeyim, ancak her ikisinin de tutkulu birer Marksist olması konumuz itibarıyle önemli. Buna geleceğim.

Can Yücel, şiirinde, Yüksel Arslan, resminde sıkça bıçak sırtında yol alıyor, her ikisi de sık sık erkek tenasül organı ile oynuyor, üstelik bunu yaparken organı bütün şairane ya da plastik imgelerinden sıyırıyor ve salt biyolojisini konu ediniyorlar. Yine de yaptıkları bir fallus yüceltimi olmuyor.

Yüksel Arslan, salt işlev sahasında tuttuğu erkek tenasül organını tablosuna koymadan önce hayvanileştirerek, diğer memelilerinkinin yanında doğa bilimleri dersliklerindeki gibi bir türler tableau’suna (tabela) yerleştirme yoluyla fallus yüceltimi tuzağından kurtarıyor kendini; Can Yücel ise kendi bireyselliğine, kendi bireysel yaşantısına-trajedisine katarak, yenilgilerin ertesinde yalnızlığıyla sıvazlayarak, tarih içinde bunca kudret atfedilmiş fallus’u şefkat uyandırıcı bir biçareliğin simgesi durumuna getiriyor.

Yazarın Diğer Yazıları

İlginizi Çekebilir